3 Eylül 2010 Cuma

BEYAZ AT VE MAVİ AT

fotoğraf: Elif KOCA

Kapısını araladığım onca düş bahçesi, onca anılar tüneli ve zorluklarla çevrelenmiş yaralı hayatlar, “her şeye rağmen”lerin gölgesinde güneş yakan umut dolu bakışlar gözlerinde her birinin...

Bilmem bundan sonrasını anlatmaya yeter mi sözcüklerin gücü... Ben elimi uzattım sadece, uzattığım eli öylesine sıkı kavradılar ki, yüreğimi burada bıraktım ben... Neden bu büyüyü siz de yaşamayasınız?

Merve Yüksel

Bembeyaz bir at hayal edin. Bembeyaz atın kafasını ağaca vurduğunu gözünüzün önüne getirin. Kafası acır dediğinizi duyar gibiyim. Peki ama neden kafasını vuruyor ağaca dediğinizi de biliyorum. Kafasını ağaca vurmasının nedenini öğrenmek için şu an bulunduğunuz yerden farklı bir yere geçmeniz gerekir dersem beni anlayışla karşılayacaksınız. Farklı bir yere geçip oradan baktığınızda atın kafasını boş yere ağaca vurmadığını anlayacaksınız. At kafasını ağaca vurdukça ağacın dallarına sıkışan kuşlar gökyüzüne uçabilmektedir.

Gökyüzü yepyeni bir gelecektir.

Kuşlar “normal” insanlardır.

Beyaz at ; şizofreni hastalığını yaşayan bireydir.

Ağaç ise kendimizi yerleştirmeye çalıştığımız kalıplardır.

Beyaz at acı çeker ama o acısının gizli bir nedeni vardır. Beyaz ata hep olduğunuz yerden bakarsanız onun sadece acı çektiğini düşünürsünüz.

Farklı bir yerden bakmayı başardığınızda beyaz atın yapmak istediğini anlar ve onunla empati kurarsınız. Hangimiz beyaz at olabiliriz? Hangimiz kuşları düşünerek kendimizi yaralamayı göze alırız? Hangimiz ağacın köklü kurallarına kafa atma cesaretine sahibiz?

Mavi At:

Ankara’da şizofreni hastalığını yaşayan bireylerin ve yakınlarının çalıştığı duvarlarında öyküsü yazan ve tavanlarından aşağıya kitaplarla sarmalanan aynı zamanda da bavulların sandıkların içinde de kitap bulabileceğiniz, çay ve kahve içebileceğiniz, dertleşebileceğiniz, tartışabileceğiniz özel bir mekan.

Beyaz At’ı hayal etmenizi istemiştim yazımın başında. Mavi At’ı hayal edenler ve gerçeğe dönüşmesi için emek verenler, fedakarlık yapanlar ve canla başla çalışanlar sizin gelmenizi dört gözle bekliyorlar. Siz gelirseniz Mavi At başka şehirlerde de doğacak, büyüyecek. Bu aslında şizofreni hastalığını yaşayan bizleri yalnız bırakmadığınız anlamına gelecek. Mavi At’a gelmeniz aslında önyargılara beraber kafa atmamız anlamına gelecek.

Mavi At’a gelip bir bardak çay içmek zor değil. Mavi At’a gelip “Siz boşa kürek çekmiyorsunuz. Yaptıklarınız, başardıklarınız çok önemli ve sizlerin yanında olacağız” demek için vakit kaybetmeyin.

Mavi At’ın heyecanını yüreğimizde duyabilir ve bu konuda duyarlı olmayı başarabilirsek Türkiye’de şizofreni hastalığını yaşayan insanların içine su serpmiş olmakla kalmayacağız. Yirmili yaşlarında bu hastalıkla karşılaşan ve karşılaşabilecek tüm insanlara çalışma olanağıyla beraber üretkenliklerini ortaya koyabilmeleri için cesaret vermiş olacağız. Kendi içine çekilmiş ve odasından dışarı çıkmayan çoğu arkadaşım Mavi At’a gülerek geliyor; isteyerek ve severek çalışıyor. Dileğimiz Mavi At’ın yalnız kalmaması… Umudumuz Mavi At’ın başka şehirlerde de var olması!

Mavi At Kafe Kültür ve Yaşam Ortamı: Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi 31/8 Beşevler (0312 212 00 06)

Şizofreni Hastaları ve Yakınları Dayanışma Derneği : Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi 39/6 Beşevler (0 312 212 11 12)

Yasemin Şenyurt

yaseminsenyurt@gmail.com


(Bu yazı 03 Eylül 2010 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Ankara ekinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder