11 Haziran 2010 Cuma

KIZIMIZ MEYVAN

f: Nilgün Ertürk

Kimse bilmez ama Meyvan’ın hikayesi bundan yıllar önce annesini ve kardeşini Güneydoğu’da çatışma da kaybetmesiyle başladı ve kızımızın adı bugünlerde “Özgürlük” adı altında yaşam hakkını engellenmesine neden olacak taleplerle gündeme geldi.

1990 yılında bir çatışma sonrasında, annesinin ve kardeşinin cansız bedenlerinin yanında korku ile titreyen yavru ayıyı bulan bir asker adını “Öksüz Kız Çocuğu” anlamına gelen Meyvan koyar ve bakımını üstlenir. O kadar çok sever ki ufak kızı, Ankara’ya izine gelirken onu da getirmek ister ancak askerlerin yer aldığı otobüsün hain bir saldırıya uğraması sonucunda askerimiz şehit düşer ve Meyvan şehit oğlunun emaneti olarak annesine verilir.

Acılı anne, bir tarafta oğlunun emaneti diye eve getirilen yavru ayı, diğer tarafta yürek acısı ve zor koşullar ile ne yapacağını bilemez. Bu zorlu günlerde anne, Meyvan’la ilgilenemez ve Meyvan bir şekilde kaybolur. Daha sonra HAYKOD’a gelen ihbarla gidilen adreste, Ankara’nın kuytu mahallelerinden birinde bulunur Meyvan ve askerin ailesine de bilgi verilerek HAYKOD’un himayesine alınır.

Bir taraftan bakımı devam eden ponpon kulaklı yavru ayı’nın ne olacağını belirlemek için ilgili bütün kurumlarla iletişim kurarak Meyvan hakkında bilgi verilir, ne yapılması gerektiği araştırılır. Ancak dönemin koşulları ve hayvanat bahçesinde yer olmayışı nedeniyle yetkililer Meyvan’ın HAYKOD himayesinde bakılmasında bir sorun olmadığına karar verirler. İşte o gün bu gündür Kızımız Meyvan, yetkili kurum ve kişilerin düzenli olarak yaptığı denetlemelerle ve çok değerli iki bilim adamının hazırladığı objektif raporlarla, yaşam koşullarının son derece uygun olduğu belirlenen yuvasında yaşamaya devam ediyor.

Sonra günlerden bir gün “Boz Ayı” konusunda hiçbir bilgisi, deneyimi olmayan ancak hayvan haklarını savundukları savıyla çalışan bir STK, Kızımız’ın özgürlüğüne kavuşması ve bu nedenle Bursa Karacabey’e götürülmesi gerektiğine karar verir. Bu kararını da -defalarca davet edilmesine karşın- davete icabet etmeyerek yerinde inceleme yapmak ihtiyacı duymayan bir profesörün verdiği raporla birlikte, olayı bilmeyen kişilerle paylaşarak yurtiçinde ve yurtdışında kampanyalar yapmaya başlarlar. Çünkü Türkiye’nin bütün sorunları çözülmüş, hayvanların yaşam haklarının önündeki bütün engeller kalkmış ve 21 yıldır son derece uygun koşullarda bakılan, sağlıklı bir ayıyı naklederek büyük bir başarı elde etmeye karar verilmiştir!!

Doğadan koparılmayan, zorunluluklar sonucunda sorumluluğu alınan, son derece sevgi dolu, vahşi yaşamı bilmeyen ve gözünüzün içine baktığında yüreğinizin ısındığı bir Can’ı yıllardır yaşadığı 300 m2 alandan alarak yaklaşık 5 yıl sürecek rehabilitasyon sürecini tamamlamak için kalacağı 12 m2 beton alana aktarmak isterler. Bilmezler ki esaret altındaki boz ayıların ömrü zaten en iyi koşullarda 20-25 yıldır. Bilmezler ki bu kadar yaşlı bir boz ayının kalbi nakledilmesi sırasında verilecek narkoza dayanamaz. Bilmezler ki bütün zorluklara karşın nakledilse bile evinden ayrılan Meyvan orada beton alanda yaşayamaz. Bilmezler ki doğru adımları atmanın önündeki en büyük engel eksik ve yanlış bilgilerle dolu kararlardır.

Bilmezler ki gerçek başarı, talepler sonucunda yapılacaklar, yasalar, akıl, duygu ve gerçek koşullar birlikte değerlendirildiğinde olumlu sonuç veriyorsa elde edilir. Yoksa yapılmak istenen sadece bir Can’ın yaşam hakkının engellenmesinden öteye gitmez.

Ve bilmezler ki Meyvan başkaları için sadece bir ayı ama bizler için mutlu, sağlıklı ve özgür ruhlu bir kız çocuğudur.

Ve bilecekler ki Kızımızın yaşam hakkının önündeki engellerin giderilmesi için doğruları paylaşmaya ve sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

Nilgün Ertürk
HAYKOD
nilgun.erturk@gmail.com

(Bu yazı 11 Haziran 2010 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Ankara ekinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder